20 Ekim 2009 Salı

Test Yayını

Merhaba...

Blog ortamındaki ilk cümlelerimle milli olmanın haklı gururunun yanında, (haksız) korku ve endişelerini de yaşıyorum. Nitekim umumi not defterimi oluşturma maksadıyla bu siber aksiyona atılırken işin bu kadar çetrefilli olabileceğini hesaba katmamıştım...

Amacım; bilgi-belge ve düşüncelerimi not almak, amaçsız araştırmalarımı blog dünyasının beleş ve anaç dünyasına sunmak, gereksiz yere hamur baskılara uğrayan güzelim ağaçlarımızı çöp kutusuna "Peter Naumoski, son saniyeler...Naumoskiiii!!! inanılmaz bir üçlük!!!" nidalarıyla atılmaktan kurtarmak ve böylece oksijenin kafa yapıcı etkisinin insanımız üzerinde daha fazla gözükmesini sağlayıp, mutlu bir memleket, mutlu bir dünya yaratmak(tı)...

Fakat işin teknik kısmı bir hayli civcivliymiş. "I am sorry, ne sorii; güzelim siye noli?" nakaratını söylerken gerdanını içeri çekip, gözlerini yuvalarından çıkartan, şaşkınlık dolu bakışlarla kameralara bakan Mahmut Tuncer olarak buldum kendimi. Neden sonra kendimi toparlayıp, gerekli teknik bilgileri okuyup -mirc,msn,face,google tecrübelerimin de verdiği güvenle-, bu sefer; "kız ben sağa, demedim mi; karşıki dağda, cendarma, cendarma!!" çığırırken kendine güvenerek parmağını kameraya sallayan ve hafif yan durarak gülücük atan Mahmut Tuncer oluverdim...Kısacası; niyet ettim, niyet eyledim; kıvıracağım bu işi...

Fotokopiciye verilen hoca notları, bakkalın tuttuğu veresiye defteri, arasına gül konulan günlük veya peçete servis etmeyen yarım-ekmek köftecinin kullandığı kağıtlar kadar ilgi-alaka görmesi ve keyifle okunması dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder